Yaptığımız tek şey düşünmek. Onu, bunu, diğerini, kimin ne yaptığını, başkasını, kendimizi, bazen de kendimizin ne yaptığını. Başıboş bir şekilde sadece düşünüyoruz. Gerekli gereksiz her şey üzerinde boşu boşuna kafa yoruyoruz. Neden? Daha kültürlü görünmek için mi, daha iyi sonuçlar alınacağı için mi? Gerçekten ama gerçekten düşünmenizi istiyorum, düşününce daha iyi alınan kaç karar gördünüz? Düşününce daha iyi kararlar alınacağı düşünülüyor. Gerçekten öyle mi? Peki madem şimdi de bunu üzerine düşünüyoruz. Bu saçma sapan yazıyı okurken neden düşünmeye devam ediyoruz. Yaptığımız tek şey düşünmek. Şu an da asıl yapılması gereken bu sayfayı hızlıca geçmek. Öyle mi? Düşünmek üzerine düşünmenin yanlış olduğu mu söyleniyor artık? Herkes bir şey duyuyor ve ona göre düşünmeye başlıyor. Kimsenin artık düşünmemek için vakti kalmamış. Herkes başkalarının kalıplarını, hayatlarını kendi üzerine narin bir kıyafet gibi giyip üzerine titriyor. Madem gerçekten düşünüyorsunuz ya da düşünüyoruz, bunun üzerine de düşünelim. Neden biz birer deneme kabini gibi üzerimize konulan her şeyi başkası gelip alana kadar bırakmak zorundayız? 0 deneme kabinine insanlar giriyor, kıyafetlerini (düşüncelerini) bırakıp gidiyor. Daha sonra içimizi onunla doldurmuş oluyoruz. Gerçek bir düşünme eylemini gerçekleştirmeye gerek duymuyoruz. Daha sonra başka biri gelip o kıyafetleri alıp gidiyor. Geriye boşalmış bir şekilde kalıyoruz. Gerçek anlamda boş muyuz peki? O deneme kabininde ayna, lamba, askılık bazen de terlik olmuyor mu? Hep başka birine muhtaç olmak, onun düşüncelerini kullanmak mı gerekiyor? Her insanın kendine ait bir düşüncesizliği ya da düşüncesi var. Bazen bu terliğin rengi, ışığın parlaklığı vb. olarak değişiyor. Bu insanın kişiliğini ya da kişiliksizliğini, düşüncesini ya da düşüncesizliğini belirliyor sanırım, belki de değildir. Bilmiyorum üzerinde çok düşünmedim. Açıkçası düşünmeye de çok gerek duymadım. Düşününce bir şeyin çözüleceği yok çünkü. Düşündüğümle kalıyorum genelde. Ya sonu bir Çığlıkla ya da ta aşağılardan gelen ve boğazımı sıkan bir güçsüzlükle bitiyor. Buna gerek olduğunu hiç sanmıyorum. Sadece akıyor. Yapmamız gereken bu mu peki? Hiç düşünmemek mi ya da her şeyi düşünmek mi? Bazı şeyleri düşünmek mi? Gerekli şeyleri belki? Gerekli şeyler ne? Bana göre, sana göre... Yine düşünüyoruz. Gerekli şeyleri düşünmenin de boş olduğunu düşünüyorum açıkçası. Çünkü gereksinimler her an değişiyor. Her şey anlık artık, artık da değil hep böyleydi. O an aşırı önemli olduğunu düşündüğün bir "gereksinim" 5 dakikanın saçmalığına dönüşüyor. Bu da gereksinim oluyor mu hala? Basit bir örnek vereyim. Başta sevdiğin kişiye hislerini söylemek düşünebildiğin tek şeyken, 2 gün sonra olacak vizen aklına geliyor ve onu düşünmeye başlıyorsun daha sonra bir telefon alıyorsun bir bakıyorsun ki kardeşinin apandisiti patlamış ve hastaneye götürülüyor ardından onu düşünüyorsun. Bunlar binlerce örnekle çeşitlendirilebilir belki, belki çeşitlendirilmez. Neyse uzun lafın kısası çok düşünmeye gerek yok sanırım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar